Sakinlik, huzur ve doğa… Hepsi Oylat’ta var. Güzel bir kaplıca deneyimi yaşayıp, şehrin stresinden uzaklaşmak isteyenler soluğu burada alıyor. Oylat’ta iki gün geçirenler evlerine pamuk gibi dönüyor
Şehir hayatının stresine ara vermek, kafa dağıtmak ve biraz temiz hava almak için Bursa’ya doğru yola çıkıyoruz. Soğuk ve kapalı bir İstanbul havasını arkamızda bırakarak feribota biniyoruz. Ulaşmak istediğimiz yer Bursa’nın İnegöl ilçesine bağlı meşhur Oylat kaplıcaları. Oylat, İnegöl’den 27 km uzaklıkta, Hilmiye köyü sınırları içerisinde yer alıyor. Yollar biraz virajlı. Yol boyunca mutlaka etrafı izlemeye çalışın ki, mideniz bulanmasın. Çok da uzun sürmüyor zaten. Oylat’a ulaştığımızda temiz hava direkt yüzümüze çarpıyor. O kadar uzun zaman olmuş ki böyle yerlere gelmeyeli, fazla oksijen resmen baş ağrıtıyor. Çocukluğumdan beri ailemle birlikte Oylat’a gelirim. Hatta annem 10 yaşından beri buraya geliyor. Anlayacağınız, Oylat bizde bir aile geleneği. Kaplıca ve yeşillikten ibaret bu minicik yerde birkaç tane otel yer alıyor. Her zaman tercihimiz Güven Otel’den yana. Bizim için hem yılların alışkanlığından hem de otelin imkanlarından dolayı burayı seçiyoruz. Yemekleri de nefis. Her akşam açık büfe var. Odaların çoğu dağ manzarasına sahip. Hatta son dönemde otelde tadilat yapılmış, odalar yenilenmiş. Biz çatı katında sevimli bir odada kaldık. İlgi alaka gayet güzeldi. Normalde kaplıcalar herkese açık. Güven Otel ise gün içinde bazı saatler hamamı yalnızca kendi müşterileri için kapatıyor. Otelin altında yer alan özel tünelden ilerleyerek hamama ulaşıyorsunuz.
ASLANAĞZI HİÇ BOŞ KALMIYOR
Hamam bölümü ikiye ayrılıyor. Bir taraf erkeklere diğer taraf da kadınlara tahsis ediliyor. İçeride 6-7 tane kurna ve büyük bir havuz yer alıyor. Havuzun en sonunda ‘aslanağzı’ denilen küçük bir havuz var. İki aslan kafası heykelinden şifalı su geliyor. Hamamın en gözde ve sıcak yeri orası. O yüzden hiç boş kalmıyor. Hem yapı hem de etraftaki köylerde bulunan para kalıntılarına dayanarak, hamamların tarihinin Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzandığı söyleniyor. Oylat ile ilgili anlatılan bir hikaye daha var. Söylenenlere göre, Bizans İmparatorluğu döneminde tekfurun kızı tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanıyor. Baba en sonunda çaresiz kalıp bilginlere kızını ıssız bir yere bırakmalarını söylüyor. Bilginler ‘öl-yat’ diyerek kızı buraya bırakıyorlar ama her gün şifalı suda banyo yapan kız iyileşerek saraya geri dönüyor. O günden sonra ağızdan ağıza dolaşan kelime, son olarak karşımıza Oylat olarak çıkıyor. Şifalı suyun çıkış sıcaklığı 40,5 derece. Hamamlara gelen su ise 38 derece. Normalde sıcaktan çok fazla bunalan biri olduğum için hamamlarda fazla vakit geçiremem. Ama yüksek tavanlı ve ferah bir yere sahip burası. O yüzden kolay kolay bunalmıyorsunuz. İsteğe göre masaj ve kese-köpük yaptırabiliyorsunuz. Günün sonunda temiz hava ve masajın etkisiyle pelte gibi olup, bebekler gibi uyuyorsunuz.
MEŞHUR OSMANLI ÇAYI
İkinci gün ise güzel bir kahvaltının ardından köylü pazarını ziyarete gittik. Pazarda çeşit çeşit doğal köy ürünleri var. Yokuş aşağı boydan boya stantlar halinde uzanıyor. Ceviz, dağ çileği, kestane, şifalı bitki ve birçok baharat çeşidi yer alıyor. Gezerken cilde iyi gelen organik sabunlar, kıyafetler ve tahta kaşıklar da bol bol karşınıza çıkacak. Ben kendimi fazla kaybetmeden, bitki çaylarına koymak üzerine bir paket kabuk tarçın alıp pazardan ayrıldım. Ardından Oylat’ın meşhur çay bahçesi Bozburun’un yolunu tuttuk. Yolunu tuttuk dediğime bakmayın, yaklaşık üç dakika yürümemiz yetti. Bozburun’un tercih edilmesinin en büyük sebebi manzara. Dağa ve yeşilliklere baka baka güzel bir çay yudumlamak insana gerçekten iyi geliyor. Osmanlı çayı oldukça meşhur. Yanında bal ile servis ediliyor. Tadı biraz ekşi ama balla birlikte güzel bir lezzete bürünüyor.
ŞELALEDE SERİNLEYİN
Oylat Şelalesi’ne mutlaka uğrayın. Patika bir yoldan, ağaçların arasından geçerek şelaleye ulaşabilirsiniz. Yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüş yapmış oluyorsunuz. Aslında mesafe uzun değil ama dar bir patika olduğu için dikkatli hareket etmek gerekiyor. Şelaleye ulaştığınızda yüzünüze güzel bir serinlik çarpıyor.
Bölgede yer alan Oylat Mağarası’nı ziyaret edebilirsiniz. Kanyon yamacında yer alan mağara 665 metre uzunluğa, 95 metre yüksekliğe sahip.
Eve dönüşte Oylat Kasap’a uğrayabilirsiniz. Sucukları gerçekten çok lezzetli. Gitmeden bir gün önce arayıp ayırttığınızda vakum yaptırabiliyorsunuz.
Kasabın yanında ise Oylat Ekmek Fırını yer alıyor. Ekşi mayalı ekmeklerden mutlaka alın. Buzdolabında uzun süre dayanabiliyor.
Meydandaki parkta kitap okuyup, güzel vakit geçirebilirsiniz. Etrafta incecik bir dere yer alıyor. İçindeki yeşil başlı ördekler de tüm gün orada sizlerle birlikte keyif yapıyor.
HERKES İÇİN ŞİFA KAYNAĞI
Böbrek taşı rahatsızlığına iyi geliyor.
Sindirim sistemi tedavisine yardımcı oluyor.
Karbonatlı yapısı sayesinde mide asidini dengeliyor.
Deri yüzeyini pürüzsüzleştiriyor.
Gözeneklerin açılmasını sağlıyor.
Ödem atımına yardımcı oluyor.
Eklem ve kulunç ağrılarını azaltıyor.
KAYNAK:
https://www.sabah.com.tr/turizm/2019/03/10/oylatin-havasi-da-suyu-da-bir-baska